68 kuşağının Türkiye'deki uzantısı çok bilindik isimleri sunar bize. THKO'nun kurucusu Deniz Gezmiş, THKP-C lideri ve teorisyeni Mahir Çayan, TKPM-L'nin kurucusu ve devrimci liderler arasında halkın arasına en çok girmiş olan İbrahim Kaypakkaya, THKO lideri Hüseyin İnan ve gene THKO lideri ve kurucusu Yusuf Aslan gibi bir çok isim bu kuşağa aittir. Biraz olsun bu konularla ilgilinen herkes bilir ki bu isimler kendi düşünceleri için savaşmış ve öldürülmüşlerdir. Aslnda farklı görüş açılarına (yani fraksiyonlara) sahip kişiler de olsalar onları bir ortak çatı altında toplayabiliyoruz işte: 68'liler. Kişisel görüşünüz nedir bilmiyorum onları haklı bulanlardan da bulmayanlardan da olabilirsiniz ama kabul etmelisiniz ki onlar Üniversite çağlarında kendi görüşlerini üreten yazan insanlık için iyi şeyler isteyen kişilerdi.
Sonra tüm dünyayı kasıp kavumasa da ülkemizde önemli bir dönüm noktası olan 78 kuşağı geldi. 80 darbesinin acımasızlığı ve darbe öncesi faşizan saldırının güçlenmesinin de etkisiyle daha çok sayıda insana sahiptirler Türkiye'de. Aslında 68 kuşağı liderlerinden Mahir Çayan daha çok önceleri böyle bir saptamayı da yapmıştı yanlış hatırlamıyorsam. Ve Dünya için bir şeyler ifade etmese de Türkiye için önemli bir kuşaktır 78 kuşağı ve gene kendi görüşleri ve düşünceleri aşkına bir şeyler yapmışlardır.
Bu yazıyı yazarken aslında amacım 68 kuşağı ya da 78 kuşağı üstüne güzel sözler söylemek değildi. Asıl amacım başka bir noktaydı ama bir miktar bilgi vermeden de olmadı. Şimdi gelelim 88 kuşağına. Yani 68 ve 78 kuşağından sonra periyodik olarak gelmesi gereken yıl. Elbette burada diyeceklerim onlar da ölmeliydi değil. Demek istediğim 68 ve 78 kuşağı ne kadar politikayla iç içe, ne kadar kendi kimliklerini bulmuş sahiplenmiş bir kuşaksa 88 kuşağı tam tersine apolitize edilmiş, emperyalist güçlerin çok etkisi altına girmiş birer Özal gençliğinden ibaret değiller. Bu kuşağın üniversite gençlerinin toplamdaki amacı daha fazla gezmek daha fazla aşk vesaireler... Hippi'lerin bile kendileri adına bir görüşleri varken bu kuşak (Burada 88 kuşağı diyoruz ama 80 sonrası gençlik demek daha bir mantıklı olacak gibi) buna da sahip değil. Medya'nın ve Bilgisayar'la gelen internetin birer parçası oluşları onları trend politik duruşlara sürüklüyor. Son dönemin trendy duruşu ulusalcılık (yumuşatılmış faşizm bana kalırsa ya) bu yüzden onların gözdesi. Gene hükümet politikasıyla ilişkili olan ılımlı islam ve benzeri söylevlerin onların eskiye göre dinlerine olan bağlılıklarına da etki ediyor. Zira bir kaç sene öncesine göre bir çokları dine daha çok bağlanmış durumda. Yani yarın bu ülkede ateist bir grup öne çıkarsa hepsi adına elbette konuşmayız ama bu trendi izleyenlerin sayısı da az olmayacak. Tüketimin birer parçası olan bu gençlik sadece tüketiyor ve üretmiyor. Bu da bize belirli başlı şeyleri aslında çok güzel gösteriyor: 80 darbesi ve üstüne binen Özel Özal darbesiyle yetişen gençliğimiz Vizontele Tuuba fiminde Nejat Uygur'un dediği gibi "Olaylara Karışma" gençliğinden başka bir şey değil. Onlar olaylara karışımıyor, olay yaratmıyor bana kalırsa hayatlarını çoğunlukla yaşayıp gidiyorlar.
İçinde bulunduğum 80 kuşağının bu durumu hakkında bir kaç söz söyleme hakkını kendimde bularak yazdım bunları. Katılıp katılmamak herkesin kendi görüşü...
Yorum Gönder