SON DAKİKA

21 Ekim 2008 Salı

Avrupa Yakasının Değişen Yüzü

Geçmişten Bir Hatıra ile Başlayalım


Üç sezon önceye kadar gayet randımanlı giden bir diziydi Avrupa Yakası. Öyle reyting listelerini sallaması filan söz konusu olmasa da özellikle genç kuşak (Üniversite, lise) arasında modaydı, fanları vardı. Hatta yamulmuyorsam o vakitler yapılan bir ankette Aliye adlı dizi ev kadınları arasında, Avrupa Yakası üniversite oğrencileri arasında Kurtlar Vadisi de erkekler arasında en popüler dizi çıkmıştı. 

Ben de o vakitler seve seve izlerdim Avrupa Yakası'nı. Aslında ilk iki sezonun neredeyse çoğu bölümünü dizinin ikinci sezonu sırasında öğle kuşağında izlemiştim. Dershaneye gitme saatime yakın bir saatte olduğu için yemeğimi yer, diziyi izler çıkardım evden. O zaman "Ulan komik diziymiş vesselam" diyerek sarmıştım diziye. Belki fanatiği değildim; Volkan maymun terinden kadınları tavlama parfümü yaptı diye taklit etmeye kalkmıyordum ama izliyordum işte. 


Sonra 3. sezonuyla birlikte düzenli gününde izlemeye başladım diziyi. O vakitler diziye bomba gibi takviyeler yapılmıştı. Bir kere Engin Günaydın müthiş bir oyunculukla Burhan Altıntop karakterine hayat vermiş bizi bizden almıştı. Sonra Rutkay Aziz de oldukça komik, oldukça etkileyiciydi. Zaten eski kadronun gücüne bu yeniler eklenince işler iyiden iyiye güzel bir yere gidiyordu. Ama her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi Avrupa Yakası zirve yaptığı 3. Sezonunda iç çatışmalar sorunlar derken dizinin önemli üç elemanını kaybetti. Ata Demirer (Volkan), Bülent Polat (Şesu), Evrim Akın (Selin) 


İşin aslı dizi belki de o sezon bitmeliydi. Çünkü bu kan kayıplarını kapatmak için diziye bol bol takviye yapıldı. Bir sezon öncenin konuk oyuncusu Peker Açıkalın o bölümdeki karakteriyle diziye girerken, Yiğen kategorisinden Hasibe Eren ile Tolga Çevik dahil oldu diziye. İşin gerçeği şöyle bir bakınca kadro hiç de fena değildi gene. Ama sorun şuyduki Gülse Birsel'in üç sene içinde oturttuğu tüm hikaye darmadağın olmuş dizi bambaşka bir diziye dönüşmüştü. Artık bir kardeş çatışması yoktu. Bir süre Gülse Birsel bunu Sacit ile Aslı arasında denedi ama tutmadı. Sonra dizinin özünde bulunan sonradan görme zengin komikliğinin o ince detaylarını sağlayan en önemli karakterlerden biri Selin ve aitlik sorunu çeken bir karakter olan Şesu gitmişti. Yani aslında Avrupa Yakası'nı Avrupa Yakası yapan bu tip şeyler artık yoktu. 


Gelelim yeni gelenlere. Belki daha mantıklı seçimler yapılarak en azından dizinin akışı değiştirilebilirdi. Ama Gülse Birsel sanki oyuncu değişikliği yapmış gibiydi. Çatışma yaşadığı kardeş Volkan yerine çatışma yaşanan kuzen Sacit gelmişti. Köyden indim şehire ofis boy Şesu'nun yerini Köyden indim şehire bir de anadolu rakçı oldum Tanrıverdi almıştı. Selin gibi belki en çok yeri dolması gereken bir karakterin yerineyse çok silik bir tiplemeyle uyumsuz bir Makbule getirilmişti. Elbette bir de böyle bir diziye hangi akılla sokulduğu bilinmeyen başlarda Orhan Oğuz'un Kara Kentin Çocukları'nda canlandırdığı karakterine benzeyen bir karakterle ortaya çıkan Peker Açıkalın vardı. Belki o filmdeki karakterin bu komikleştirilmiş hali daha iyiydi ya sonra işler reyting dalgasına, magazin ayağında popülaritenin getirdiği olmamışlıklarla ortalarda dans eden, "Yoksa beni beğen miyor musun?" diye gezen bir Gaffur karakterine döndü. Zaten karakterler o kadar oturmamış o kadar amaçsızdılar ki dizi içinde sadece takılıyorlardı. 

Örnek gerekirse: Volkan'ın amaçları vardı. Muhallebeci olmak istemeyen kaset yapmak isteyen biriydi. Bunun için çevirmediği dolap girmediği kılık kalmamıştı. Sonra aşık olduğu bir kız vardı. Onun için uğraş veriyordu. Fakat dönüp "Volkan'ın muadili" Sacit'e bakalım: İstanbul'a gelmiş ve muhallebicinin başına geçmişti. Tek derdi kavga edememesiydi. Eh böyle bir dertle de bir yere varamadı. Tanrıverdi'yi hadi olmamış bir aşk hikayesi içine gömdüler yuttuk diyelim ama Şesu'nun gerçekliği yoktu onda da . Şesu'nun Kız tavlama, ortam yapma hikayeleri hala gözümün önünden gitmiyor. Her şeyden vazgeçip Türkü Bar'a gidişini düşündükçe gülüyorum. Sonra Selin'in saçma işleri... Makbule bunlardan hiçbirini yapmıyordu.

Hal böyle olunca bir sezon önceden diziye oturmuş sevilmiş karakter Burhan'a yük bindikçe bindi. Engin Günaydın da ne yapsın, baktı işler yürümüyor yazılmamış hikayelerle komiklik isteniyor ondan abartıya başladı. Kendisi başlı başına bir tip, bir karakter olan Burhan Altıntop; bir sezon içinde Kramer ile George Costanzas kırmasına dönüşmüştü. Artık Şesu da yoktu karşısında Şesu yerine bir süre Tanrıverdi konulmaya çalışıldı ama tutmadı. Yani her şey tepetaklak olmuştu işte. 

Beşinci Sezonu da çekme kararı alınca dizi bu sefer başka bir iyi oyuncu Binnur Kaya dahil edildi diziye. Ben şahsen Binnur Kaya'nın oyunculuğuna hastayımdır efendim. Ama bu diziye öyle eklektik bir şekilde sokulmuş ki öyle olmamış bir tipe sahip ki olmamış işte yahu. O komik kadın beni güldürmez oldu. Hani daha öküzce bir dille "Yeminlen Tiksindim kadından" Sonra Gürgen Öz denendi tutmadı. Tutmadı da tutmadı işte. 

Ve bakıldı ki olmuyor bu sezonla birlikte Ata Demirer geri getirildi. Evet Ata'nın dönüşü Gülse'nin kalemine de yansıdı. Zaten karakteri geçmişi ve hikayeleri olan Volkan karakteri bana kalırsa dizide hala aksamadan ilerleyen tek hikaye. Aile sorunları, muhallebici sorunları ve Volkan'ın hayalleri hala komik ve eğlenceli. Ama kabul etmek gerekir ki eksik. Bir Selin olmadan olmuyor. Şimdi bir çok kişi Volkan'ın dönüşüyle diziyi izlemeye döndü çevremde. Ben de son iki sezonunu bölük pörçük parçalar halinde neredeyse hiç izlememiş biri olarak artık daha çok izliyorum diziyi. Ama dedim ya bir tek Volkan ve hikayelerine gülüyorum. Biraz da Binnur Kaya'nın yeni tiplemesine. Yaşlı Hala tipi...

Gelelim neden bu kadar uzun şeyler yazdığıma. Bir şey tutunca diye sonuna kadar kullanmak ticaretin üsluplarından biridir. Sinan Çetin'in de nasıl bir tüccar olduğu ortada olunca bu proje belki Türk tarihinin en başarılı komedi dizilerinden biri olarak kalacakken şimdilerde sıradan bir diziye döndü. Aynı hatayı Bir Demet Tiyatro ile Yılmaz Erdoğan da yaptı ama o erken farkına varıp projeyi bitirdi. Ben Gülse Birsel'in yerinde olsaydım çoktan diziyi bitirir elimdeki ekiple yeni bir projeye başlardım. Ne bileyim Friends'de olduğu gibi bir karakterin dizisini yazardım. Hem işler bu kadar karışmaz bir elit/zengin kesim taşlaması olan dizi, mahalle karısı komedisine, farsa dönmezdi hem de belki de Avrupa Yakası'ndan bile iyi bir dizi çıkardı ortaya. Ne diyelim bari sezon bitmeden Şesu ile Selin de dönsün de azıcık daha tatlansın dizi. Fazlasını beklemiyorum.

Bu arada bu konuyla alakasız son bir not da Çocuklar Duymasın'dan. Tıpkı Avrupa Yakası gibi iyi başlayıp kötü biten bir dizi olan Çocuklar Duymasın da yeniden çekiliyormuş. Etmeyin eylemeyin diyeceğim dinleyen olmayacak. Zira o dizinin tekrarları hala bile reyting alıyor, hala izleniyor. Para güzel şey olunca da yeniden çekiliyor...


Son sezondan bir fotoğrafla bitirelim

Share this:

 
Designed By OddThemes & Distributd By Blogger Templates