SON DAKİKA

17 Ekim 2008 Cuma

Sayıklamalar...

Bugün günlerden perşembe... Yok Cuma olmuş artık. Biraz soğukça bir gece olacak gibi Ankara'da. Sıcak bir gündem var etrafta. Adamın biri Tanrı'ya dava açmış Tanrı adresinde bulunmayınca dava düşmüş. Bence iyi de etmiş dava açan adam. Lan yirmi bir yıldır bir güzellik bekliyorum: Bi' oturmuş yaşam, bi' ev güzel bir sevgili güzel bir yaşam; olmuyor arkadaş. Bir başkası annesini yakmış barbekü de. İyi etmemiş... 

1 saat kadar uzun bir yolculukla geldiğim evime gireli olmuş bi' yedi saat. Yolları kalabalık şehrim Ankara'nın trafik kapasitesini sonradan görme aşan özel otomobil sayısı tavana vurmuş, toplu taşımanın ilkel çağdan kalma araçlarını Melih Gökçek "Ankara bir başka güzel şimdi" diyerek utanmadan yollara vurmuş. Bir kitaptan satırlar geliyor aklıma. Moskova'lı bir kız yeni tanıştığı adama soruyor: "Araban var mı?" diye. Adam cevap veriyor: "Böyle büyük bir şehirde araba sahibi olmak delilik." Bu Ankara'da herkes mi delirmiş. Kaba bir görgüsüzlüğü var bu Ankara'nın. İstanbul'un da taşı toprağı altın değil biliyoruz ya Kültür Başkentimiz diye görmemiz boşuna değil. Melih Gökçek (İnatla yapmıyorum seviyesiz İ. Melih Gökçek esprisini) Ulus'u yıkmaya karar vereli çok olmadı. Tarihtan geriye kalan ne varsa yok edelim kampanyası olmalı bir yerlerde. 

Üniversite hocalarının Ego'ları tavan yapmış. Narsizmin kelime anlamı olarak geziyor bir çoğu; özellikle benim okuduğum okulda. Motorunu, zenginiliğini ve gezdiğim mekanları anlatan;  şirketinde aldığı projeyi ödev diye öğrencilere veren mimarlık hocalarına sahibim. Entel mastürbasyonu yapıyorlar çoğunlukla öğrenciler üstünde, kahve içip, dedikodu yapıyorlar entel oluyorlar (Kahve Entel yapıyormuş). 

Uykusuzluk hat safhada. Yalnızlık... Bu kadar programın arasında yalnızlık dokuz harfli güzel bir kelime olmaktan ileri gidemiyor. Gece 2 oldu saat. En ölü saatleri dolu dolu yaşamaya çalışan bir çeşit manyağım sanırım. Manyaklık yaygınlaşıyor insanlar arasında, yeni yüzyılın hastalığı olacağından korkar oldum. Filmler dökülmeye başladı sinemalara. Yakında Üç Maymun ile de Hayat Var ile de tanışacağız az kaldı dayanın gözümüz bayram edecek. Sinemadan anlamayı film-noir izlemek sanan, saturation'ıyla oynanmış insanlar kitlesi bugünlerde gene her yerde. Kızılay sokaklarında sinyal çeken veletler var sonra, kaç yıl olmuş biz büyümüş de velet der olmuşuz yaşıtlarımıza. İmge kitap evine para veriyor mı acaba önünde oturan kuru kalabalık. İmge batarsa bunlar yüzünden batar.

Vakit bulamadım ve hala okuyamadım Masumiyet Müzesi'ni. Orhan Pamuk'un platonik aşklarla bezeli hikayeleri hep cezbetmiştir beni. Kaybedenlere özel bir sevgim var. Senegal Milli Futbol Takımı Fransa'nınkini 2002 Dünya kupasında yendiğinde onlarla dans etmişliğim bile var. Sosyal duyarlılık bu benimkisi, yararsız bir pasifizm. Statükocu bir yapıya büründüm son günlerde hayırlısı. Devrim Hemen Şimdi derdik bir zamanlar. 

Eski bir CD'den lise yıllarımın porno arşivi çıktı. Bakıp güldüm o zamanki çıplaklık anlayışıma. İnsanlar büyüdükçe uygarlaşıyorlar ya bunun nedeni içlerinde büyüyen hayvanı daha bir çok saklamak gibi geldi bana bugün CD'ye baktıkça. Sonra kırıp attım çöp kovasına. İnternet nelere kadirsin dedim, bir zamanlar VCD'si olan evlerde toplanıp arkadaş arkadaş porno izleyen bir çocukluğun çarpık ürünleriyiz sonuçta. İlk sevgilimi hatırladım sonra. Güzel kızdı ya o zamanlar sevgili neydi biliyor muyduk bunu bilmiyorum. Şimdi altı yaşında çocukların sevgilileri var. Cinsel büyüme düşe düşe altı yaşına mı geldi acaba? 

Yazın bitmesiyle başladı gene hengame. Gri havalardan nefret eder oldum bu son bir kaç senede. Günler kısalıyor gene. 21 Aralık günü ne çok uyuyacağım bu gece diye sevinçle yatağa girdiğim günler geldi aklıma. Sonra 21 Haziran gününü sokaklarda sürterek geçirdiğim yazlar. Şimdilerde gezmeye vaktim bile olmuyor olsa bile kolum kalkmıyor. Bol bol Dizi izliyorum asosyalleşme yolunda. Doktor Gregory House'un babası öldü bu haftaki bölümde. Wilson geri döndü. Cameron hala güzel ve ben hala yeni üçlüyü sevemedim gitti. TNT'de 23 Ekim'de ilk bölümünden başlayacakmış House MD. Tekrardan izleyecek kadar asosyallik sınırlarındayım. 

Çok oldu bir kadınla yatmayalı uzun uzadıya sevgili olamayalı. Tarih vermeye gerek bile yok. Son zamanlarda sıkışıp kaldım bir yaşam biçiminin içine her gün yaşa aynısını dur. Dün ne yaptıysam bugün aynısını yapar oldum.İçki tüm kötülüklerin anasıymış, anne hasretiyle sarıldım gitti. Bukowski tadında saçmalamaya başlamadan bitirmeli bu sayıklamaları. Zaten Amerika batıyor her gün Televizyon ekranlarımızda yeni baştan. Bu kriz bizi vurmuyormuş öyle dediler. Bu kadar Amerika bağımlısıyken nasıl vurmuyor onu da anlamıyorum. Bizim dizilerdeki zenginleri de vurmuyor. Bu bizim dizilerde fakir yok gibi zaten; varsa da yan roldeler ya da figüranlar... Abim anlatmıştı. Zengin'e sormuşlar "Fakir'in Evi Nasıl Olur?" diye. Demiş ki "Hizmetçisi Fakir Olur, Aşçısı Fakir Olur, Bahçivanı Fakir Olur.. " Bizim dizilerdeki de o hesap. Fakirlerin evleri bizim evlere resmi anlamda şenlik. Son Ağa diye bir diziye baktım bugün. Tamer Karadağlı'yı hep iyi oyuncu diye severdik biz küçükken, bu dizide çok kötü oynuyor arkadaş utandım. Aklıma Deliyürek geldi sonra. Salak salak izlerdik çocukken. Ali Sürmeli'ye güler, Miroğluna özenirdik. O zamanlar Kenan İmirzalıoğlu da kötü oyuncuydu. Sonra Uğur Yücel'i gördü oynamayı öğrendi. Şimdi dönüp bakınca Tamer Karadağlı mı Kenan İmirzalıoğlu mu dersek, Kenan tercihim olur hem oyunculuk hem fizik açısından. 

Nerden geldik bu konuya onu bile hatırlamıyorum. Sözü daha fazla uzatıp daha çok şey yazmak için can atıyorum ama her an daha fazla saçmalayabiliyorum. O yüzden iyi geceler hepinize...

Share this:

Adsız dedi ki...

arkadas,bu yaziyi okurken bende 21 yasin griligine dondum,insan hep maziyi ozlermis,sanki gecmis hep guzel gunlerden ibaretmis gibi,hafizan sana nanik cekiyor o kadar,21 yasindayken bende yalniz ve bikkindim,gerci hayat simdi bayram degil ama demek istedigim cok guzel anlatiyorsun icinde bulundugun ruh halini ve cevreye bakisini.ama gordugume gore uzun zamandir yazmiyorsun,devamini umut ediyorum,sevgiler.

Unknown dedi ki...

teşekkürler öncelikle... Beğendiğinize sevindim...

Yazmıyor değil yazamıyorum aslında yoğunluklardan. aslına bakarsan siteyi ana bir hosta (www.viranbagpostasi.com) taşıyalımla başladı yazmamam; onu halledelim sonra yazarım dedim ama onu da beceremedim daha. umarım kısa süre içinde işleri yoluna koyup bir şeyler karalamaya devam edeceğim...

Tekrar teşekkürler... Görüşmek dileğiyle...

 
Designed By OddThemes & Distributd By Blogger Templates