Son dönem Türk Sinemasını bazen kendi isteğimle bazen de ortama ayak uydurmak adına takip ediyorum. Bu profil dahilinde yukarıda da ismini verdiğim iki filmi izlemiş bulunuyorum. Filmlerin iyiliği ya kötülüğüne değinmeyeceğim, çok fazla eleştirildiler, çok fazla sevildiler, çok fazla yerin dibine batırıldılar. Bu açılardan yorumlamak için çok geç çünkü bu konuda herkes bir şeyler söyledi söylemeye devam ediyor...
Ama bir şey var ki dikkatimi çeken bu iki filmde özellikle genç kitle olarak adlandırılacak 18 yaşından başlayıp 25 yaşına kadar olan kitle üstünde bir etki yarattılar. Bir bakınız çevremiz "Issız Adam"larla doldu. Sevemiyorum tripleri, her gece biriyle yatıp kalkarım havaları sardı milleti. Ulan daha dün değilmiydin sen "Abi şu kızın aşkından geberiyorum!" demek istersin ama artık çok geç. Hepsi çoktan bir filmin içine hapsolmuşlar yaşıyorlar.
Sonra bir bakarsın biri birinin ensesine bir tane indirip ve patlatır repliği:
"Gonuşma layn!"
Saç sakal birbirine girmişse ve karakterimiz biraz da fiziki bakımdan Recep İvedik'i andırıyorsa bittik. O adam artık bir süreliğine Recep İvedik'tir.
Uzun uzun incelenmesi gereken bir konu bir bakımdan bir bakımdan salla gitsin. Ama gene de bu ütopik iki tipin hatta anti ütopik iki tipin birileri tarafından gerçeğe dönüştürülmesi heyecan verici sayılır. Yani bir çok ütopyayı da gerçek yapabiliriz demek ki bu ikiliyi gerçek yaptıktan sonra. (Fazla iyimserim evet)
Sevgiler Selamlar...
Yorum Gönder