SON DAKİKA

6 Ekim 2008 Pazartesi

Robert Widmark Hakkında...



Bu resimdeki adam hepiniz için tanıdık geldi sanırım. Onu Sadri Alışık ve Gülşen Bübikoğlu ile birlikte oynadığı Baş Belası filmindeki Piç Rıza rolüyle ve Sadri Alışık'ın o müthiş repliğiyle hatırlayabilir: Orospu Çocuğu Canum Evladum...


Biz Robert Widmark ismiyle tanıdık onu. Nerden nasıl geldiği hakkında pek de bilgimiz yok aslında.


"Asıl adı Alberto Dell'acqua'dır. ( 26 Mart 1937- İtalya ) Asıl mesleği dublörlüktür. Aslen Amerikalıdır. Türkiye de oynadığı en bilinen filmler, Cüneyt Arkın ve Gülşen Bubikoğlu ile "Üç Kağıtçılar - Che carambole... ragazzi (1976)" filminde. Ve ayrıca Sadri Alışık ve Gülşen Bubikoğlu ile "Baş Belası (1976)" filminde "Piç Rıza" rolünü oynamıştır. "Babanın Evlatları (1977)" adlı filmde, Tarık Akan ile oynamıştır"


Vikipedi 'de böyle anlatılmış Robert Widmark. Biz de bildiklerimizi ekleyelim: Sinemaya Sphagetti Western filmlerinde yan rollerle başlayan Widmark, daha sonra bu türün ilgisini kaybetmesiyle başka bir tarzda şansını denemiştir. Aslında ülkemizde başrol oynadığı filmlerin de türü olan bu tür aksiyon-komedidir (belly-laugh). Hakkında aslında bu kadar az şey bildiğimiz bu orjini dublör yeşilçamda başrol oyuncusu belki de Türk sinemasında eşine benzerine az rastlanan üç filmde oynamıştır. Bu bir yazı dizinin ilk (deneme) yazısı. Son zamanlarda sürekli aklıma gelen Türk Sineması'nın belki yüz akı olmasa da en enteresan filmlerini ve bu filmlerdeki karakterlerini aklıma geldikçe anlatacağım bilgiler vereceğim bir yazı dizisi olacak bu. İlk seçimimi de hep yıllardır nereden gelip nereye gittiğini merak ettiğim Robert Widmark ve onun üç filmine ayırmayı uygun buldum. Şimdi bu kadar giriş yaptıktan ve aktörümüzü tanıttıktan sonra kronolojik sırayla filmlerden bahsedelim.


Baş Belası (1976)


Atıf Yılmaz Bir Yudum İnsan adlı televizyon programının kendisi için ayrılan bölümünde bi anektod aktarır. Bir gün Türkan Şoray, Murat Han Mungan ve başka bir kaç kalburüstü sanat dünyasından insan bir evde toplanmıştır. Birlikte televizyona bakarken bir film görürler. Film alalede bir Türk filmidir. Kötü çekilmiş kötü bir film. Murat Han Mungan ve diğerleri hepimizin yaptığı gibi filmi izleyip gülmeye dalga geçmeye başlarlar. Türkan Şoray "Durun yahu" der bu Atıf Abi'nin bir filmi. Atıf Yılmaz bunu anlattıktan sonra gülerek ekler: O kadar çok kötü film çektim ki sayısını bilmiyorum der. Bu aslında sinematografik açıdan kötü filmin de yönetmen koltuğunda Atıf Yılmaz vardır. Baş rollerdeyse sinemamazın önemli iki siması eşlik eder Robert Widmark'a: Sadri Alışık ve Gülşen Bübikoğlu...


Filmin konusu bir mafya babasının haraçlarını mafyanın şifresini kırarak çözmüş olan Piç Rıza babanın adamlarından önce mekanlara gider ve paraları toplar. Bunun üstüne mafya peşine düşer ama o hep mafyadan kaçar hatta ara sıra uçar... Bu sırada bilmeden de olsa mafya babasının kızıyla da komik bir aşk macerasına doğru yol almaktadır.




Giovanni SCAGNAMİLLO Türk Sinema Tarihi kitabında şöyle der


"Türk sinemasında Yılmaz Ali (Faruk Kenç, 1940) filmi ile başlayıp Lütfi Akad ile yerlileşen ve 1970'lerden sonra iyice yabancılaşan polisiye filmler diye bir tür vardır. "


İşte bu film 1970'lerden sonra yabancılaşan ve gene SCAGNAMİLLO'nun deyimiyle godfather serisi etikisiyle baba figürüne de yer veren bir aksiyon-komedi filmidir. Bu film hepimizin zihnine belki de Sadri Alışık'ın o müthiş repliğiyle kazınmıştır: "Orospu çocuğu canum evladum!"




Che carambole... ragazzi/Üçkağıtçılar (1976)


Piç Rıza karakterinin de ortaya çıktığı bu filmle Widmark ve onun filmleri devam eder. Aynı yıl
Natuk Baytan ve Ernst Hofbauer ortak yönetimindeki Türk-İtalyan-İran ortak yapımı Che carambole... ragazzi yani bizim anlayacağımız adıyla Üçkağıtçılar filminde oynar. Burada da Piç Rızayı canlandıran Widmark'a bu sefer Cüneyt Arkın, Gülşen Bübükoğlu ve Deve Ömer rolüyle Reza Fazeli eşlik eder.


Filmin konusu hapisten çıkan üç arkadaş olan horoz ali, piç rıza ve deve ömer'in aslında bundan sonra namuslu bir yaşam sürmeyi planlarken tazı niyazi tarafından dolduruşa gelip 2 milyon'un peşine düşmesinin hikayesidir.


Bu film de bir öncekiyle aynı türde olup uluslarası bir projedir. Ama bu projenin asıl önemli yanı Robert Widmark'ın türk sinemasındaki karşılığı olarak değerlendirielbilecek Cüneyt Arkın ile aynı filmde oynamasıdır. Bir önceki gibi komik ve oldukça klasik bir Natuk Baytan filmidir asllında. Bu filmle Robert Widmark iyiden iyiye ön plana çıkmıştır ve bir film daha çekmiştir.




Babanın Evlatları (1977)


Robert Widmark bu sefer de bir üçlünün parçasıdır. Bu nedenle ki ben ve benim gibi bir çok kişi yıllardır Babanın Evlatları ve Üçkağıtçılar filmini karıştırmıştır :) Elbetteki bu filmde de bol aksiyon bol komedi ve bol para vardır. Vezneci Cafer çalıştığı bankayı soyup hapse düşmüştür ve yolu pire necmi ve fırıldak ömer kafadarlarla kesişir. Ve Cafer'in çaldığı para ekseninde aksiyon ve komedi dolu dakikalar başlar. Bir önceki gibi İtalya-Türk ortak yapımı olan bu filmde de oldukça absürd sahneler bizi karşılar. Havada dönüp duran çantasından, huniyle midesi şişirilenlere türünün klasik bir örneğidir. Türkiye'deki son filmi budur Robert Widmark'ın. Daha sonra kariyerini Türkiye dışında sürdüren oyuncu dublörlüğe devam etmiş önemli yapımlarda küçük roller de kapmıştır. (Örn: Zombi 2, Lucio Fulci)




Sonrası 


IMDB kariyeri ne bakarak 2001 yılına kadar kariyerini sürdürmüş duruyor. Sonrası ise meçhul.


Kariyerine sirklerde başlayıp dublörlük yan roller yaparak ülkemize kadar gelen çok isimli çok uluslu bir aktörü ve onun üç b sınıf Türk sineması için farklı olan filmine bir bakış attık. Küçüklüğümde televizyonda öğle vakitleri o kötü kalitesiyle oldukça sıkça karşıma çıkan ve hiçbir zaman sıkılmadan izlediğim bu film bana göre Dünyayı Kurtaran Adam, Unutulmayanlar ve benzerleri gibi Türk Sinema Tarihine adını Kült olarak kazımış filmlerdendir. Eğer izlemediyseniz muhtemelen Youtube üstünden birileri tarafından upload edilmiştir oradan izlemenizi tavsiye ederim. Oldukça boş ama eğlencelidirler...


Yazı dizisiyle ilgili olarak şunu da belirtmek isterim her hafta ya da belirli periyotlarla sürecek bir yazı dizisi olmayacak Arada başka şeyler de yazacağım ama başlıklar aynı formatta olacak ve katetegorilere Yazı Dizisinin ismini ekleyeceğim. Gelen tepkilere ve geri bildirimlere göre de yazı dizisinin ne kadar sürüp sürmeyeceğine bakacağız. Haftaya inceleyeceğim filmi de şimdiden söylemek isterim: Unutulmayanlar. Bilen de vardır bilmeyenler de ama bu film seks furyasındaki türk sinemasında unutulmaya yüz tutmuş Cüneyt Arkın, Ekrem Bora, Fikret Hakan gibi nice aktörü oldukça fantastik ve bir miktar Edwood vari bir sinema dünyasında bir araya getirmiş bir filmdir. Neyse daha fazlasını haftaya yazacağım yazıda söylerim...

Share this:

zenith dedi ki...

Bu arada blogger'ın müthiş sorunlu yazı yazma aparatı sayesinde önizlemeyle bir türlü yazının tutmayışı yüzünden yazıyı arka arkaya yirmi kez editlemek zorunda kalmış bulunmaktayım. bu sırada yazıyı okumuş olup ne oluyor lan diyenlere bir özürü borçlu olduğumun farkındayım. Aslında blogger da bana özür borçlu ama umurunda değil pek :)

Adsız dedi ki...

ben hiçte boş bulmuyorum bu eski sinemalarımızı.asıl şimdikiler boş.küçük bütçeyle bile şimdikilerden daha kaliteli ve içten

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...!!! dedi ki...

uzun zamandır bu adamın baş belası filmini tekrar izlemek istiyordum ama sadece tip olarak biliyordum, ne ismini ne de filmlerin adlarını bilmiyordum küçüklüğümde hep atv'de falan çıkardı kaç kere izledim bilmiyorum neyse şans eseri Facebookda bu adamın oynadığı başka bir filmin videosuna denk geldim sonra sizin bu yazınızı gördüm okumak istedim gayet güzel anlatımlı bir yazı olmuş ellerinize sağlık

 
Designed By OddThemes & Distributd By Blogger Templates