10...9...8...7.................3...2...1 MOTOR
Başlamak zor işmiş vesselam yazmaya. tamam manifesto dedik aldık yanımıza Serkisof'u başladık bir şeyler karaladık ama vakit yalnız yazma vakti olunca ne yazacağına da nasıl yazacağına karar veremiyormuş insan. Hele nasıl başlayacağına... Yok zor iş. Ben de en bildiğim dal olan sinemayla başlama kararı aldım. Biraz haber biraz da yorumla...
Yaz aylarının dayanılmaz hafifliği
Kim ne derse desin kış ayları ağırdır arkadaş. Üstüne yağan yağmurun karın ağırlığından mıdır yoksa basit bir fizik kanunu olan soğuk havanın çökmesi yasasından mıdır bilmem ciddiyet yüklüdür kış ayları. İş hayatı, okul hayatı derken herkes bir köşesinden düşer işinin peşine. Eh bu kadar eğlencenin uzak olduğu bu mevsimlerde de sinemanın üstüne bir ölü toprağı serpilir. Bir tek bizim, vizyonda zaten az iş yapacağı bilinen yerli filmlerimiz bu dönemde piyasaya sürülür. Bir de kış aylarını dizi çekmeye ayıran yapımcılar ancak yazları sinema filmi işine girdiklerinden, filmlerimiz genelde kış aylarına yetişir. Ama yaz öylemidir, Özal'la birlikte sinemalarımızın başlıca sahipleri olan amerikan filmleri gün be gün damlarlar vizyona. Netekim bu sene de gün geldi çattı. Süper kahramanlar, beklenen filmler, büyük yönetmenler... hepsinin filmleri geliyor yavaş yavaş.
Bir önceki filminde aksiyonu az bulan yapımcılar daha bir aksiyonla dolu yeşil dev Hulk'ı döndürdüler perdeye. Üstelik bu sefer Edward Norton (Eric Bana benim için oturmuştu rolüne ya) etkeni de ön planda. Yönetmen koltuğunuysa üste yönetmen Ang Lee den alıp Louis Letterrier'e vermiş yapımcılar böylece piyasa bizim asıl hedefimiz mottosunu da benimsediklerini açıkça göstermişler. Zaten filmle ilgili tüm yorumlar daha fazla aksiyonun seyirciye sunulduğu üstüne. Yazık ettiler ilk filme, filmin derinliğine demekle yetiniyorum çünkü hala izlemedim yeni filmi.
Yılların efsanesi Indiana Jones yıllar sonra yaşlanmış Harrison Ford ile döndü perdeye, Spielberg'i ne kadar çok sevmesem de merak etmedim değil bu filmi.
Şimdi Haberler
Yaz aylarının dayanılmaz hafifliği
Kim ne derse desin kış ayları ağırdır arkadaş. Üstüne yağan yağmurun karın ağırlığından mıdır yoksa basit bir fizik kanunu olan soğuk havanın çökmesi yasasından mıdır bilmem ciddiyet yüklüdür kış ayları. İş hayatı, okul hayatı derken herkes bir köşesinden düşer işinin peşine. Eh bu kadar eğlencenin uzak olduğu bu mevsimlerde de sinemanın üstüne bir ölü toprağı serpilir. Bir tek bizim, vizyonda zaten az iş yapacağı bilinen yerli filmlerimiz bu dönemde piyasaya sürülür. Bir de kış aylarını dizi çekmeye ayıran yapımcılar ancak yazları sinema filmi işine girdiklerinden, filmlerimiz genelde kış aylarına yetişir. Ama yaz öylemidir, Özal'la birlikte sinemalarımızın başlıca sahipleri olan amerikan filmleri gün be gün damlarlar vizyona. Netekim bu sene de gün geldi çattı. Süper kahramanlar, beklenen filmler, büyük yönetmenler... hepsinin filmleri geliyor yavaş yavaş.
Bir önceki filminde aksiyonu az bulan yapımcılar daha bir aksiyonla dolu yeşil dev Hulk'ı döndürdüler perdeye. Üstelik bu sefer Edward Norton (Eric Bana benim için oturmuştu rolüne ya) etkeni de ön planda. Yönetmen koltuğunuysa üste yönetmen Ang Lee den alıp Louis Letterrier'e vermiş yapımcılar böylece piyasa bizim asıl hedefimiz mottosunu da benimsediklerini açıkça göstermişler. Zaten filmle ilgili tüm yorumlar daha fazla aksiyonun seyirciye sunulduğu üstüne. Yazık ettiler ilk filme, filmin derinliğine demekle yetiniyorum çünkü hala izlemedim yeni filmi.
İhtiyar Delikanlının Kırbacı
Yılların efsanesi Indiana Jones yıllar sonra yaşlanmış Harrison Ford ile döndü perdeye, Spielberg'i ne kadar çok sevmesem de merak etmedim değil bu filmi.
Kara Film mi Kara Şövalye mi?
(Joker Rolüyle Heath Ledger)
Tim Burton'dan sonra Batman'in yeni markası haline gelen yönetmen Christopher Nolan (Ki kendisi Burton'un gotiği varsa benim de kara filmim var dedi daha ilk batman filminden) "The Dark Knight" ile dönmek üzere. Belki de bu filmin en merak edilen rolü Heath Ledger'a aitti. Ama bu kadar emek verdiği Joker rolünü göremeden göçüp gitti. Fragmanları dört bir yanı sarmış durumda filmin ve bu yaza damgasını vuracak filmler arasında bir adım önce bana kalırsa.
Dreamwork'un Haşin Pandası
Animasyonlar devam ediyor elbette, Kung Fu Panda geliyor. Dreamwork'un yeni animasyonu açılışı cannes da yaptı. Bakalım her geçen gün gerçekliğe yaklaşan animasyonlar bizi şaşırtmaya devam edecek mi. İlk yorumlar daha bir gerçek olduğu üstüne...
Matrix + Lost = Speed Racer (Nereye Koşuyor Bu Biladerler)
Wachowski biraderler (Andy ve Larry oluyor kendileri) Matrix Üçlemesi'nden ve senaryosunu yazdıkları "V for Vendetta" dan sonra bir anime uyarlamasıyla bu yaz karşımıza gelecekler. Başrollerde fenomen dizimi LOST'un Matthew Fox'u bulunuyor. Filmin kitlesiniyse anlamış değilim şu sıralar. Türkiye Reklamları çocuklar ekran başına diyorlar ama bakalım...
Şimdi Haberler
Ve Shyamalan "The Sixth Sense"ten beri bir türlü sevenlerini memnun edememiş bir yönetmen olarak yeni filmi "The Happening" ile dönüyor. İlk izlenimler olumsuz. "Village"den ve "Lady in the Water"dan sonra da yine beklenen olmadı gibi.
Ne diyelim İyi Olan Kazansın...
yaa aklınızda olsun speed racer a para fln veripte sinemada izlemek gibi bir hataya düşmeyin düşersenizde beni uyaran yoktu demeyin ahanda buraya yazdım. salona girdim çoluk çocuk kaynıyor. paranız çoksa gidin:)
Indiana Jones a gelince serinin diğer filmlerini sevdiyseniz kaçırmayın derim. Yoksa ne lan bu saçma sapan şeyler dersiniz...§
Yorum Gönder